Nazlı'dan
- Nazlıcan Şahin
- 19 Mar 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Eki 2020
Sevgili Afife,
Bu satırları sana bir trenin vagonundan yazmayı, sallantıdan kahvemi bile yudumlayamamayı ne çok isterdim. Lakin anlayacağın üzere bir trende değilim, kahvemde yanı başımda soğuyuveriyor. Ama bu mektubun bu denli sıradan gitmesini kabul edemeyeceğim, gel birlikte düşleyip yeniden başlayalım.
Sevgili Afife,
Bu satırları sana bir kavak ağacının gölgesinde havada uçuşan pamukçuklar altında yazıyorum. Rüzgar tatlı tatlı selamını verip gidiyor saçlarımın ucundan. Bazen gözlerimi kapatıyorum, derin bir nefes alıyorum, nefesi damarlarımda hissettikçe mutlu oluyorum. Ben sana bu satırları yazarken bazen üzerimde bir karıncanın gezindiğini hissediyorum, aldırmıyorum. Evet, artık karıncalardan korkmuyorum. Kulağıma uzaklardan bir köpek sesi ilişiyor, tepkisiz kalıyorum. Evet, artık hayvanlardan da korkmuyorum. Sana bu satırları ulaştırmama bir şeyin engel olmasına müsaade etmiyorum. Günlerimin nasıl geçtiğini merak edecek olursan, şu sıralar keyfim yeterince yerinde. Kendimle yeniden tanışmaya başladığımı söylesem inanır mısın? İnanmalısın. Son zamanlar kendimle sohbet etmeye epey zaman buldum. Belki de elimde olmadan değişen birkaç naçizane olay karşısında buna zaman bulmak istedim. Afife, düşündüm de; insan, hayatını içinde kendisi olduğu için sevmeliymiş. Hayatını, en nadide koleksiyon parçalarıyla doldurmalı ve etrafına dönüp baktığında kendisiyle gurur duymalı, tüm bunlarla mutlu olmalıymış. Ne demek istediğimi anlamadın değil mi? O kadar da mühim değil. Mektuplarına bir süredir neden cevap veremediğimi merak etmiş olmalısın, sana hepsini bir gün açıklayacağım. Ancak bil ki yazdığın tüm satırları defalarca kez okudum, hepsini ruhumun derinliklerinde hissettim. Ah Afife! Ne güzel olurdu tanışmak. Birlikte mehtaba karşı çay yudumlamak…
Başka bir mektupta yeniden görüşmek üzere...
-Nazlı'dan
Comentarios